OTİZM VE AİLE
Otizm ülkemizin birçok yerinde sistematik olarak ilerleyen bir süreçtir. Fakat birçok tanı yöntemi ve içerisinde barındırdığı yöntemlerle bazen aileleri düşündürücü kaoslara itmektedir. Alanda hâkim olmayan uzman adını kullanan birçok kişi bu odak noktasını daha tehlikeli bir sürece itmektedir.
Aile içerisinde bulunduğu durumla ve çocuğun geleceği odaklı karamsar ruh halinden dolayı arayış içerisine girmektedir. Bununla birlikte daha net etkileşimler almamaktan ziyade yanlış yöntem ve çözümlemeler çocuğu daha geri bir etkileşime götürmektedir. Bunun için ne olursa olsun çocuğumuzun gelecek odaklı eğitsel sürecini birçok pozitif etkileşim odağından geçmesi gerektiğini düşünmekteyim.

Buna ek olarak çocuğunuzun otizm olduğundan şüphe ettiğiniz durumda. İlk olarak alanında uzman bir çocuk ergen psikiyatristi 2. Olarak alanında ve özel eğitim alanında faal olarak çalışmalar yapmış olan bir psikolog ve akabinde özel eğitim uzmanınızın bünyesinde bir çalışma perspektifi en net çalışma olanağını bizlere sağlayacaktır.
Herhangi biri veya herhangi bir çalışma gurubunda olan birileri çocuğunuza fayda sağlamayacaktır. Özellikle başvurduğunuz ve gittiğiniz özel eğitim kurumlarında eğitimi verecek kişinin özel eğitim alan bölümünden mezun olduğuna dikkat ediniz. Özellikle otizmde 3 yaşa kadar tanı konulmamaktadır. Bu süreci kesinlikle unutmayınız.
Aynı zamanda 3 yaş öncesi çocuklarınızda çıkacak problemler internetten okuduğunuz verilerle bağdaşmayabilir. Mental durumları bir şemsiyenin saç ayakları olarak düşünmeniz gerekmektedir. Bu süreç ve saç ayakları bünyesinde birçok etkileşimi barındırmaktadır. Bununla birlikte çocuğunuzda belki;
Gelişimsel bir gerilik, öğrenme problemleri, erken doğuma bağlı sıkıntılı süreçler vb. olaylar mevcutta bulunduğu durumu tetikleyebilir. Bunun için net bir etkileşim süreci olmamakla birlikte kendiniz bir uzman görüşü ve tanısı olmadan karar vermeyiniz. Unutmayınız ki internette yazılan tanılama yöntemleri sizin çocuğunuz için uygun olmayabilir çünkü her çocuk farklıdır. Bu farklılıklar en çok sosyokültürel yapılar ve süreçleri içerisinde barındırır. Çünkü her çocuk kendi öyküsünü yazar. Sizin çocuğunuzun gelişimsel ve doğum öncesi dönemi bu hususta önem arz etmektedir. Bunun için daha detaylı süreçte tanılama ve değerlendirme yapma olanağı bulmamız lazım.

Ek olarak otizm tanısı koymuş bir çocukta duygusal anlamda zaman kaybı yaşayan aileler hiçte az değildir. Bu süreci reddederek süreci daha fazla kaosa itmekteyiz.
Çünkü farmakolojik olarak tanıdan sonra bir etki veya tam zamanlı etki iyileştirici durum söz konusu değildir. Yaptığımız araştırmalar neticesinde bu çocuklarımızda tam zamanlı eğitsel tanılama yöntemi yapılması bu süreci net bir şekilde ortadan kaldırmasa da daha iyi bir perspektif kazandırmaktadır. Bu süreçte yoğun eğitim ve sosyal beceri süreci net bir şekilde analiz edilerek tam zamanlı bir çalışma programı uygulamamız gerekmektedir.
Özellikle eğitsel süreçte eğitim otizmli çocuklarımızın hayat boyu gelişimsel açıdan çok net etkileşimler sağlayacağını düşünmekteyim. Aynı zamanda özellikle ilk 3 yıl içerisinde doğru tanılama ve eğitsel süreç tam zamanlı ve doğru zamanlı uygulandığı takdirde; çocuklarımızda net bir şekilde etkileşim sağlanmaktadır. Fakat otizmin birçok çeşidi vardır. Her otizmli çocuk aldığı tanıya göre değerlendirilmelidir. Çünkü hafif orta ve ağır olarak nitelendireceğimiz bir süreç görmemezlikten gelinmesi lazım. Hafif odaklı birçok çocuğumuzun erken eğitsel programlarla bu çemberin dışına çıktığı birçok çalışmada net bir şekilde görülmektedir.
Aynı zamanda bu sürecin orta ve ağır süreçlerinde eğitim bu süreci ortadan kaldırmasa da uzun bir süreçte çocuğun zihin yapısında tam zamanlı bir zihinsel perspektif sağlayacaktır. Ek olarak çocukların bu durumunu kaygı verici ve duygusal depresif sürecini aile tam zamanlı yaşamaktadır. Fakat aile şunu net bir şekilde bilmelidir duygusal odaklı zaman kaybından ziyade eğitim süreci net bir şekilde ifade edilmelidir.
Ek olarak; bu sürecin içerisinde sabır odağı çok önemlidir. Sabrederek yapılacak çalışmaları takip etmeliyiz. Çocuğumuzun devam ettiği özel eğitim kurumunda uzmanın aldığı seanslara girelim. Böyle bir hakkımız bulunmaktadır. Çünkü çocuk sadece 2 saat aldığı terapi ve ders süresiyle yetinmeyecek kadar dinamiktir. Bunun için uzmandan izin alınarak not tutulmalı ve o seans boyunca uygulanan teknik ve ders süreçlerini takip edip. Her gün ilaveten çocuğumuza uygulamamız gerekmektedir. Bunun için tam zamanlı ve net zaman ayırma süreci çocuk için önem arz etmektedir. Çocuğun gelecek odaklı yararı ve faydası için her gün çocuğun özel eğitim eğitsel süreçleri sabırla tekrar edilmeli; ek olarak uygulama yapılmalıdır. Zihin süreci karmaşık bir boylamda olan çocuğun bu çalışmalarını hemen yapmasını beklemeyiniz. Bu odak noktasında net olarak yapacağımız çalışma yardım çalışmaları niteliği taşımalıdır. Aynı zamanda bu çalışmalarda 1. Defa yapamadığı çalışmaları sabırla takip ederek çocuğa göstermeli ve aynını yapmasını beklemeliyiz. Bu süreçte belli bir süre sonra çocuğun net bir şekilde çalışma yaptığını göreceğizdir. Bununla birlikte zaman zaman çocukta mod düşüklüğü görülmektedir. Bunun için sabırla yapılacak çalışma gelecek odaklı önem arz etmektedir.

Aynı zamanda sürecin tam zamanlı analiz edilebilmesi için sabırla istişare edilerek gidilecek bir durum söz konusudur. Her gün tekrar eden çalışmalar çocuğun zihin yapısında tam zamanlı etkileşim sağlayacaktır. Bu vesileyle çocuk belli bir noktadan sonra daha net sağlam düşünsel süreci bünyesinde barındıracaktır. Ek olarak; aile temelli bir süreç sadece tek başına yeterli olmayacaktır. Buna ek olarak kombine bir çalışma gerekmektedir. Çocuğun psikiyatristi, psikoloğu ve özel eğitim uzmanı eş zamanlı bir çalışma sürecini takip etmeli ve uygulamalıdır. Bu kombinasyon çocukta gelecek odaklı tam zamanlı bir etkileşim yaratacaktır. Aynı zamanda düzenli ve tekrar eden bir çalışma süreci net hamle yapmamıza sebebiyet verecektir.
Hangi çalışmanın hangi zamanda yapılacağı konusu alanda büyük bir eksikliği bünyesinde barındırmaktadır. Zamansız ve doğaçlama çalışmalar bu çocuklarda ileriye dönük bir etkileşim yaratmamakla birlikte çocuğu geriye itecektir. Bu vesileyle örneğin bir eşleme becerisi çalışmadan, ayırma becerilerine akabinde taklit becerilerine geçilmeyeceğini. Bu 3 modül uygulanmadan dil konuşma becerilerinin olmayacağının bilinmesi lazım.
Bu hususta bu etkileşimler çocuğun akademik, dil becerisi, sosyal hayat ve sosyal beceri hususunda önem arz etmektedir.
Özellikle internet ortamında çocuğum a tipik otizm kaç yaşında konuşur gibi bir çok soru yönlendirilmekte. değerli aileler ve uzmanların şu hususta netlik kazanması lazım. önem arz eden belli bir yaşa gelmesi lazım görüşü yanlıştır. öncesindede ifade ettiğim gibi çocuğun bilişsel süreçlerinde aksama olsa dahi belli başlı temellendirilmiş yöntemler uygulandığında çocuğun bu süreci tam olarak geçmesi ve konuşmaya başlaması aynı zamanda ek olarak davranışsal çalışmalarında bu sürci desteklemesi gerekmektedir. otizm tek bir teknikle çalışılması gereken bir durum değildir. tanı kriterleri gözden geçirildiğinde nörogelişimsel bozukluk olarak görmekteyiz. nörogelişimsel bir bozukluğun tam zamanlı çalışılması için farklı zamanlarda bir çok etik çalışmanın beraber yürütülmesi gerekmektedir.